
Tam bir yıl geçmişti üstünden Süreya’yı görmeyeli. Perdede gölgesi gözüktü Süreyya’nın ve balkonun kapısı açılmıştı nihayet. Saçlarının balkondan sarkması gibiydi hayat. İnce bir tele bağlı ve heyecanlı… Dizlerim yara bere içinde seviyordum çocukluk aşkımı. Bana olan bakışlara aldırmadan…
Bana baktığını görebiliyordum, dişlerinin parıltısını, teninin kadife gibi oluşunu… İçimizden konuştuk belli bir süre ama sonra çok sürmedi balkon sefası, içeriden Ayten teyze seslendi “Hadi Süreyya düğüne geç kalıcaz” Nerden bilebilirdim ki onu son görüşüm olduğunu.

Yazar seksenli yılların sıcaklığını eskiye olan özlemi anarak samimi bir dille okuyucularını o yıllara götürüyor.
Sıcak çayların yanında edilen o en samimi sohbetlere kapı açan dükkânlar…
Esnaf kahvaltıları, kitabevi, pikaba konulan plaklar…
Hacer, Arzu Abla, Emre… Sıcak, samimi, içten olmak, aile olmak…
Ömer’in çocukluğunda, o küçük sahil kasabasında yaşadığı depremin enkazı altındaki derin suskunluğu geleceğine olan hisleri miydi?
En gerçekçi aşklar… O büyük aşkın tüm izlerini içinde barındıran bağ evinde Firuze ve Raif’in büyük aşkının izinden giden Leyla ve Ömer’e kader nasıl bir yol çizecekti?
Hayatta herkes için biçilmiş bir rol vardır. Her birimiz kendi görevinin yolunda ilerlerken karşısına çıkan başka hayat hikâyelerinden ilham alıyor yaşamların belkide ikinci devresinde…
(Tanıtım Bülteninden)

Ömer Faruk Aydın’dan, aşkın, yalnızlığın, düşlerin ve sokakların dilinden yazılmış şiirsel bir yolculuğu:
Karalama Günlükleri Müdavimleri
Bu kitapta ne tam bir şiir bekleyin ne de düpedüz bir hikaye. Her satır biraz rakı masası, biraz kırık sokak lambası, biraz gece tarifesi açılmış taksi. Bazen bir “Ercüment” getirir şarabı, bazen bir “Eftelya” terk eder seni, bazen de pencereden içeri süzülen kırlangıç sesinde bulursun kendini.
Kağıttan gemiler, martılı pencereler, tekir kediler, ıslak dudaklar, sigara izmaritleri ve hep eksik kalan bir sevgili…
Ömer Faruk Aydın bu kitabıyla, her gece aynı masada oturup bir türlü gidemeyenlerin, her aşkın ucuna şiir sarkanların, karalama defterlerini hiç kapatmayanların sesi oluyor.
Belki sen de bir müdavimsin,
O zaman bu sayfaların arasında yerin hazır
