Eder…

Bir koyu yalnızlık, bir açık kalan kapı. Bir yaraya merhem olmayacak hiçbir gökyüzü, hiçbir bahar… Elimde solgun sayfalarım, yüzümde anlamsız beliren çizgiler. İçlerinden bir hayat geçmekte. Sizin kaz ayağı dediğiniz yerlerden akar benim gözyaşım. O çukurda gezer durur. Kurumuş bir toprakta bir dikili ağacı olmayan şelaleyim ben… İçi pas tutmuş bir beden, içinde gölgesi olmayan küçük bir ruh. Üzerimde birikmiş bütün günahlar, bütün mide bulantıları, bütün sancılarım. Gerçek olmayan bir hayatta hiç var olmamış olmak değildi dileğim. Kalemi kitabı bırakmış omuzlarımdaki meleğim. Tüm suçlar üzerime kalsın, tüm mutsuzluklarınız kalbimde kalsın. Çalınmasın kırılmış açık kapım, sorulmasın halim, iyi misin diyenim olmasın. Hiçbir bedenin yüzü benimki gibi solmasın. Gidecek bir yeri olmayan bedenim ben. Ne paham var ne ederim. Hiç kimseye kırgın değilim yemin ederim. Belki bir şarkıda sessizce geleceğim, belki bir kitabın içinden çıkacağım. Ya cam kenarında belirecek izim ya da köşede bekleyen sokak lambasının altında… Belki inceden bir yağmur düşecek toprağa, en sönük yıldız yaklaşacak belki de en uçsuz tenhadan. Uzağınız olmasa da görülecek ağızda kalan son tebessüm. Ama ben göreceğim… Ve sessizce gideceğim…

Yorum bırakın