08.12

Bir sebebi ziyaret meselesi benimkisi. Küçük bir dokunuş kısa bir yelkenli hikayesi. Saatim 22:22… Tesadüf mü şans mı bilemem, bildiğim şey bir kaza kurşunu tabiri. Sonra bir küçük ruha üfleniş ve bir küçük beden de saydam bir yolculuk. Gözler kapalı ama bir cam kenarı değil. Biliyorum hangi saç renginle gelirsek gelelim, giderken beyaza bürünecek her bir telimiz. Sessiz sakin bir şekilde Yaşar Kurt – Fırt Emin dinleyeceğim ben bu yolculukta. Sen ise belki şimdi belki bu yazıyı okuduktan sonra kulaklıklarını takıp bu şarkıyı dinleyeceksin. Belki ilk kez belki de bir çok kez ama anımsayacaksın. Bir yolculuğa da sen çıkacaksın benimle beraber. Otobüsler aynı olsada tüm koltuklar başka şehirlere gidecek biliyorum. Kimimiz küçük bir sahil kasabasına, kimimiz küçük bütçeli bir mahalleye, kimimiz de şatafatlı gösterişli bir şehire. Nereye gidersek gidelim her birimiz geçmişe duyulan özlem ile yüzümüzde küçük de olsa bir tebessüm bırakacağız gezdiğimiz caddelerin kaldırım taşlarına. Birimiz bir kahvaltı sofrasında çay kaşıkları eşliğinde alacak yerini, birimiz bir pazar akşamı “Parliament Sinema Kuşağı’nın” tam karşısında, bir diğerimiz ilk aşık olduğu noktada belirecek. Bizden göç edenleri alacağız yanımıza özlem gidereceğiz. Hepimizin tenine değecek ılık bir ilkbahar. Her ekmek almaya gidişimizde söylenmenin mutluluğu belirecek kulaklarımızda. Açmayacağız gözlerimizi. Yollarımız farklı, yıllarımız farklı olsa da burada buluşacağız gözlerimizi açtığımızda. Neden geldiğimizi ya da nereden geldiğimizi hatırladığımız da boş gelecek tüm bu kaygılar, bu koşuşturmalar… Benim hikayem 79, uğurlu sayım 8… 7 ve 9’un arası. Arada kalan, sonsuzluğu bulan, birazdan 43 olacak olan. Hoşgeldin yeni yaşım, yeni ruhum, eski bedenim. Bu yolculukta bana eşlik eden, hayatıma küçük de olsa dokunan, tebessüm bırakan, izi kalan herkese sonsuz teşekkürler…

Yorum bırakın