Coğrafyasına tükürdüğüm bir kara parçasının tam ortasındayım. Üstüm başımın kirliliği kadar gereksiz bilgileri vermek istemiyorum ama hava da soğuk. Canına yandığımın rüzgarı taaaaaa şuralardan içime nasıl işliyor biliyor musun? Nerden bileceksin ki tek kişilik bir kara parçası benimki. Ya sen gelip beni itersin ya da ben götüm götüm çevrelerim olduğum yeri. Cahilden uzak kalmanın yollarını arıyordum en son, bulduğum çare de dillere destan. Neyse bari az buçuk hayal kuralım etrafı dolduralım. Yalnız çekilmez bu soğuk. Şu rüzgarı ele alalım önce bi, biraz çocuk mu serpiştirsek uçurtmalar eşliğinde, yoksa yamaç paraşütü mü yapsın gençler. Ben korkar izleyemem mantığını ele alıyor ve uçurtma iyidir diyorum. Ebeveynsiz çocukları salıyorum gözümün gördüğü uzak noktalara. Hayal benim hayalim olduğuna göre istediğim gibi mevsimleri belirleyebilir, sağıma kışı, soluma yazı gibi saçma sapan eylemlerde bulunabilirim. Böyle bir yazı olduğuna göre, çok da bişey beklememek lazım. Buraya kadar okuduysan bile sabır taşın arsızmış. Neyse çocuklar sonbaharda kalsın. O zaman kışımıza çeviriyoruz bakışları. Oraya da vıcık vıcık olmayan teknolojiden bi haber gençleri yerleştirelim. Birazdan çok daha fazla karla dolduralım çevrelerini. Kar topu yapıp oynasınlar. Atkılarına silsinler yüzlerini. Ama hepsi gülsün, kızarsın o irili ufaklı burunları. Soluma da yazı iliştirmiştik yanlış hatırlamıyorsam. Yanlışsa da yukarıya çıkıp okumayacağım yazdıklarımı. Gelişi güzel gidiyorum. Solum yaz olduğuna göre tarihlerde 1972ler olsun. Efsane mayolar eşliğinde hippiler gezinsinler kumların üstünde. Hatta şu an kulağımda çalan “C.W Stoneking – The Love Me Or Die” yankılansın sahil boyu. Kimisi ateş başı kimisi ise oynadıkları su toplarının büyüklüğüne aldırmadan saçmalasınlar. Arkamı göremesem de ilkbaharı unutmamak lazım. Oraya da görmesem de hissettiğim ilkbahar akşamını bırakalım. Sarı sarı ışıkları olan bir ağacın altında dedikodu yapılmasın mı? Yapılsın. Çekiştirsinler komşunun yeni gelininin altınlarını, bakkalın çırağının ne deli bir yakışıklı olduğundan bahsetsinler ve gençliklerine yansınlar emekli kuyruğunda bekleyen ak sakallıların eşleri. Yanıma gelmeyin sakın iyiyim ben bu hikayede. Herkes bir mevsimde çok şey yaparken bense o kara parçasının ortasında, bir ramazan akşamında gündüz içemediğim çayın, kahvenin, sigaranın etkisi altındayım. Ben bunu söylerken. Kıştan gelen bir kartopunun sonbaharda uçurtma uçuran veledin yüzüne çarptığını görüyorum velet yaz mevsimini geçerken, kuma gömülmüş o cağnım kızın üstüne basmakla yetinmeyip, arkamdan dolaşıp, bakkalın çırağını iç çeke çeke anlatan annesinin yanına gelip şikayet ediyor. Yine ortalık karıştı diyerek hayalimin önüne geçemiyorum. Herkes delirdi 🙂 ama şarkı nası güzel diyerek ben sahura kadar az mantıklı hayaller kurmalıyım. İşin özü sağlıklı yaşam için cahille sohbeti kesin. Hayırlı Ramazanlar…
