Küçük bir kaldırım taşında kaldı kalemim. Oysa daha suya yazacak kelimelere hakim bedenim. Biraz ürkek, biraz tavırlı, biraz sitemkar olsa da dilim, bilinmeyecek notalara, gizliliklere hakim ellerim. Yargılanacak her bir noktalama işaretleri, hüküm verilecek belirlediğim tarihlere. Darını, ağacını, ipini görsem de tükenmeyecek kalemim. Siz sonlarını merak edeceksiniz, ben asla sonları sevmeyeceğim. Her bitiş bir başlangıçtır demeyeceğim. Kalacak ruhum en geçmiş yerlerinde. Kimi zaman yüzdüreceğim, kimi zaman çalacağım tüm erikleri. Yüz çevireceksiniz biliyorum, söylediklerime, hareketlerime, kelimelerime, yazdıklarıma. Küçük bir kaldırım taşında kaldı, üstü yamalı ceketim. Silkelediğim tozum değildi, ısıtan ceketim değildi. Küçük bir yağmur damlası süzülecek, işaret parmağımın kenarından. Su alacak kağıttan gemilerim. Silinecek bütün yazdıklarım, unutulacak çehrem. Küçük bir kaldırım taşında kaldı bedenim. Eğiliverdi üstümden sarkan sokak lambası. Aydınlattı bütün çevremi. Geri kalan ne varsa karanlık. Geri kalan ne varsa yalnızlık. Ben mi korkmalıyım karanlıkta olanlar mı bilemedim. Doğruldum olduğum yerden, yamalı ceketimi attım omuzlarıma, kaldırım taşında bana bakan kalemim artık avuçlarımda. Ben gider ayak yazacağım, okunup okunmaması mühim olmayacak. Bir iz bırakmak istediğim yolda, üçüncü izimi bırakacağım… “Sufri, aprendi, cambie”
