Her nesneden bir duble yazarım ben. İyi gelir ağrıyan yalnızlığıma. Biraz rüzgar eser, biraz güneş bırakırım sayfalarıma. Karanlıkta bırakmam hayallerimi… Biraz başak tarlası, biraz ayçiçeği ekerim gözlerimi kapatırsam. Hemen solumda belirir Matmazel’imin nefesi. O da sever yalnızlığı, konuşmadan anlatmayı. Erkan Oğur çaldırırız kulaklarımızda. Mest olur çimenler, dansa kaldırırlar uzun uzun karahindibaları, papatyaları. Birimizin ağzı açık, izleriz zihnimizde canlandırdıklarımızı. Bir kapının kapanmasını, bir pencerenin açılmasını bekleriz. Biliriz pencerenin ardı kasımpatı. Biliriz kasımpatının ardında bir açık çay. Yeşilimin dansı biter ve bir çam ağacı veda eder arkamızdan. Bir sokak lambası kapatır ışıklarını. Arka koltuğumda Matmazelim, camlar inceden açık, elimde yarıya gelmiş sigaram, radyo da “Sara Qedimova – Küsüb Getdi”.
