Bir çıtırtı var odamda. Kısık bir nefes alımı. Sokak ışığı duvarımda üzerinde ağaç dalları. Birileri konuşuyor kendi aralarında, fısıltılarını duyabiliyorum. Kıpırdayamıyor, karşılık veremiyorum. Dalların gölgesinin arasında bir silüet mi var yoksa dallar bir bedene mi dönüştü? Benzetemiyor, tanımıyorum. Tahta pencerem rüzgar alıyor olmalı, yoksa gölgenin nefesi mi ensemde hissettiğim. Bir kapı gıcırtısına hakim odamın içi, gelip gelmemekle kafası karışık bir iki adım. Kıpırdamalıyım biliyorum, öksürsem yetecek belki. Üstümde bi hafiflik var, pike mi çekiliyor, sen mi geriliyorsun? Bir kedi konuşuyor kendi kendine, beli bükülmüş gidemiyor belli. Aydınlanmalı gökyüzü hemen, şimdi, şu an… Korkmalı mıyım? Bir tür gölge oyunudur belki, tabiatın ses verdiği. Terim dökülüyor yanağımdan, yastığımın hemen dip köşesine. Parmağımı kıpırdatsam yetecek biliyorum, bedenimi artık hissetmiyorum. Uyandırmalısın beni, hala beni görüyor, hala okuyorsan…
