Ruhumun bedenimden kaçışının 15. Günü. Karşı yakaya bakıyor beyazlarım. Suyun ötesinde bir yerlere yetişmeye çalışan araba sürüsü. Suyun üstünde biriktirdiğim kifayetsiz kağıttan gemilerim. Suyun görünmeyen kısmında bir veledi zina. Elinde siyah bir kalem. Bir Nisan arifesi şimdi. Gökyüzü hüzne mahkum. Bir tekir yanaşmakta ruhumun arta kalan yerlerine. Çehrem kirli bir kasımpatı kokuyor. Ruhumun bedenimden kaçışının 15. Günü. Saç tellerimden örgüler yapıyorum. İki ters bir düz. Saçlarım tel örgülerde. Veledi zina beklemekte kağıttan gemilerin yanaşmasını. Elinde siyah bir kalem. Dilinde mırıldanmaya çalıştığı bir kaç dua hem de İspanyolca. İki farklı dilin ortak bir son da buluşması gibi manzaram. Niyetin bir önemi yok. Arta kalanlarımı terk etmekte tekir. Bir ilaç prospektüsünün yan etkisine eş değer yazdıklarım. O yüzdendir suya bırakmalarım, ulaşılmayacak yerde saklamalarım. Su sıcaklığının oda sıcaklığına yakın olduğu saat dilimi. Veledi zina kavuşuyor gemisine. Bozuyor bütün origamileri. Her şey açık açık yazılmış. Hem de küçücük bir gemiye. Yazılanların dili aynı olmasada ortak bir son olan bedende buluşuyoruz. Bedenlerimizi kaybettiğimizin 15. Günü. Elimizde siyah bir kalem, çehremiz kirli bir kasımpatı.
