Derin bir boşluğu var bu dünyanın. Serin bir rüzgarı var gecemi üşüten. Kat kat battaniye de atsam karanlığıma, ısınmıyor ellerim. Gizli bir kapısı var bir yerlerde. Henüz keşfedilmemiş. Ne bir yelkenli girebilmiş içeri ne de bir uçurtma bırakmış kendini. Hangi zili çalsam kimse karşılamıyor beni. Sessizliğe sahipmiş belli başlı yerleri. Kendi kendine büyüyen yasemenler, usulca yeşeren otlar, utanınca kızaran çiçeklere hakimmiş bitki örtüsü. Adresi dilimin ucunda da hiçbir yolcu götürmedi bir türlü beni. Rivayete göre yedi katmanı varmış bu dünyanın ve son kata eli kalem tutan bir adam inmiş. Bu yedi katmanı, yedi ayda toplam yedi adımla çıkarsa eğer tuttuğu kalem sihirli bir asaya dönüşecekmiş. İkiye bölemese de denizleri, sarıya boyayacakmış gökyüzünü. Mevsimler hep bahar, sokaklar hep çiçek…
