Gecenin kÖründe bir sandal. Karanlıkta kaybetmiş küreklerini. Denizim yok desem de dinletemedim kendimi. “Deniz sen olamazsın” dedi. Mecbur oturdum, bir de ben dert oldum içine. Caddeleri geçtik, evleri geçtik, şehirleri, dağları, yamaçları. “AnLat” dedi “sıkılmasın canımız”. Sözün neresinden başlanırdı bilemedim. Belini kırdığım cümleler geldi sonra aklıma. Gönlünü alamadım da başlayamadım herhangi bir yerinden. “Çok mu dedi sustukların”. GülÜmseyebildim nihayet. “Hadi artık bana müsade” dedim. “Sen yolcu değilsin ki inmene müsade edeyim” dedi. Evet bir sandalla konuşuyordum ve evet haklıYdı. İçinde ki dert, tahtasında ki kurttum içini kemiren. Sonra dilime dumanla karışık bir şarkı takıldı. Hüsnü abi söylerdi en çOk ama ben de güzel mırıldanırdım. “Gel buluta bakalım”… Sandal eşlik etti kaldırım taşlarından geçerken. Bir kaç takım yıldızı takip etti gecenin en güzel saatleRinde. “Biraz da ben yön verebilir miyim?” dedim . “Sen kaptan değilsin” dedi. “Ben ovalardan geçerim, bUluttan geçerim ama sen canından geçersin olmaz” dedi. “Deniz değilsem, yolcu değilsem, kaptan değilsem” dedim. Gülümsedi nihayet. Sonra devam etti Hüsnü abi şarkıya “Gel otur güzel yaşım 20 gel buluta bakalıM”…
