Sabahın ilk ışıklarında açılırdı sevda sokağı
Kepenkleri rengarenk
Tezgahları çiçekli
Kayısı kokardı caddeleri
Üstelik sen de henüz doğmamıştın
Geçmemiştin ütüsüz gömleğimden
Fütursuz gözlerimden
Sen henüz doğmadığın içinse
Üşümüştü göçmen kuşlar
Kaybetmişler yollarını
Kayısı kokusunu takip etmişler
Çocuklarımın avuçlarında köpük köpük
Masmavi bir deniz
Kirli pabuçları ıslak
Çünkü sen daha doğmamıştın
Yakamoz ve ay ikircilikte
Kendinden emin sandalyeler beklerdi sokağın başında
Bir uçuşan saç tellerine bağlıydı
Rotasız cıvıltıların hayatları
Günün ilk ışıklarının kırgınlığını yaşardı
Esnafların açık iki şekerli çayları
Ne bilsinler ki seni
Henüz doğmamıştın
Ve bir gün
Tüm kırgınlıklar adına
Göksüz bir göğün altında
Acılar içinde doğurdum seni
Efsunlandı sevda sokağım
Kendinden emindi sandalyelerim
Beklemediğinden değil beklediğimden
Çocuklarımın avuçlarından döküldü köpük köpük
Masmavi deniz
Temizlendi pabuçları
Saç tellerin göründü köşe başından
Tellerine dizilmiş göçmen kuşlarım
Üşüşmüşler saçlarına
Dillerinde şarkılar
Cıvıltıları tezgahlarımda
Ve sen doğmuştun artık
İlk adımında katladım ütüsüz gömleklerimi
Kepenkleri rengarenk
Tezgahları çiçekli esnafların yanında
Kayısı kokusu altında
Kapattım fütursuz gözlerimi...
