Yarımıza Sevgilerimle…
Yarım kalanlara ithafen çıkardım ben bu yangınlarıMahallenin ücra köşelerinde tutuştu genç aşıklarBaşka şehirlerde haberlere düşmüşümKırıldım doğrusuKendi şehrimin delisiyim benAltyazılarda zikredildi ismimRobot resimlerimde kara kalemlerVesikalığım bile yokmuş ellerindeGerçi hiç yakışıklı da değilimKarakollarda geçiyormuş rivayetlerim Romayı da bana yıkacaklarmış Yaşıma veriyorlarmış yaptıklarımı Gözümdekine mi bedendekine miBilemedimBildiğim bir kaç şeyim vardı oysaÜç yanlışlarımla dengeledim onlarıda Yine de yarım…
Nakarattan Artakalan
Bir şarkı mırıldandımBu dizelerin üstüneGül suları ile donattımÜnlüleri, ünsüzleriVe bir nevi iki nokta üst üsteleriTek heceliler hariçHepsi gitmek istedilerYetmediNe çiçekler ne böcekler Ne de arsız gün batımları Kalanların hepsi münferit Kalakaldık öyleSonra Sen bir şarkı mırıldandın Üzüm suları ile donattın Kalbimizi, ellerimizi Ve elbette ki arsız şiirlerimizi Nihayetinde üçümüze dar geldiBu son sarı yaprakSığdıramadık Onca…
Her Neyse…
Çekmecede unutmuşlar ellerimiİnce uzun parmaklarım sıkışmış karanlığındaGündüz müGece miBilemiyorumParmaklarıma düşüyor bir takım hayal kırıntılarıBiraz saç telleriBir al dudakBir çift gözBir çift söz edeyim diyorumSusuyorumHer neyse…Bir şarkı mırıldanıyor iki parmağımın arasıDışarı da susuz kalan çiçeklerim eşlik ediyorBiliyorumMelodiler tutuyor ellerimiBiraz sen geçiyorsun şarkının içindenSonra yine senVe Tekrar senTam eşlik edecek gibi oluyor dudaklarımKoluna girer gibiSusuyorumHer neyse…Gizli gizli…
Kayısı Kokusu…
Sabahın ilk ışıklarında açılırdı sevda sokağıKepenkleri rengarenkTezgahları çiçekliKayısı kokardı caddeleriÜstelik sen de henüz doğmamıştınGeçmemiştin ütüsüz gömleğimdenFütursuz gözlerimdenSen henüz doğmadığın içinseÜşümüştü göçmen kuşlarKaybetmişler yollarınıKayısı kokusunu takip etmişlerÇocuklarımın avuçlarında köpük köpükMasmavi bir denizKirli pabuçları ıslakÇünkü sen daha doğmamıştınYakamoz ve ay ikircilikteKendinden emin sandalyeler beklerdi sokağın başındaBir uçuşan saç tellerine bağlıydı Rotasız cıvıltıların hayatlarıGünün ilk ışıklarının kırgınlığını yaşardıEsnafların…
Sakız Sardunya…
Sert dizeler yazayım diyorumAklıma sen düşüyorsunSonra bir kaç kelebekÜstümüzde yeşil bir bitki örtüsüOysa ki Ülkem karışmışSağ sol alışmışYurdum kuşakları sessizGit be kadınÇizdirme bütün aydınlıkları yüzüneOnca şeyler biriktirdim içimdeKimisi ayyuka çıkmışKimisi ise su yüzüneSonra okkalı sözler sarfedeyim diyorumTadın düşüyor çatlamış dudaklarımaAğzım bir çilek bahçesiYüzüm gözüm al alOysa ki Çocuklarım bezmişOrmancılar tüm çiçeklerimi ezmişMemlekette bir matem havasıGit…
Siyah Kalan Üç Beş Saç Tellerine…
Bir sonbahar sabahıydıUnutmaya çalıştıklarımEskimeye yüz tutmuş dostluklarımBir sigara yakımıydı tüm sokaklarTop koşturanlar Kanamaya meyilli yaralarKalktım da gecesine ıslattım tüm şehriSabahına çiçekler karşılamadı beniBir sonbahar sabahıydıAnlatmaya çalıştıklarımAllah’la konuşmalarımOkunaksız oluşlarımKaç canlı geldi geçti Ömrümün en sıcak köşelerindenSoğukta kaldı pabuçlarımBir sonbahar sabahıydıÜstü boş ranzamda kalan korkularımYastığıma vuran sokak ışıklarımBir nevi pillilerBir kaç da harflilerAkşamında attım kirlerimiSabahına çıkaramadımBir sonbahar…
Gecelerin Konuşmadığı Yalnızlık Hayalleri…
Sen yalnızlığın sesini bilir misin?Henüz konuşmaya ikna edilememiş gecelerDilsiz gün batımlarıAçık görüş günlerinde ifadesiz bulutlarSakin görünümlü kıvrımlarVe yapay bir bedenİyisimi ıslık çalan kırlangıçlara sor sen biziEğer müsaitlerse Getirsinler karşı kıyıdan ikimiziBir bir sussunlarYa da ikimizin yerine konuşsunlarBir küçük söğüt ağacı sarkıtsınlar omuzlarımızdanEllerimizde salıncaklarSaklasınlar biziDinsel ayinler yapsınlar etrafımızdaBüyüler, nazar boncuklarıVeyahut tütsüler gezdirsinlerRitüeller eşliğinde Bozamasınlar sessizliğimiziKök salalım…
Üç Küçük Maymun…
Bir görsen beniNasıl da koşturuyorum sayfalar arasındaTerli sırtıma havlular serpiştirilmişBuz gibi sular içilmişHem de kana kanaElbette görmedin…Bir duysan beniNasıl da şarkılar söylüyorum ıslık tarlalarındaElimde kırık bir tarakKarşımda dev gibi kocaman bir aynaGökyüzümde masmaviydi oysaBi sen duymadın…Bir gülsen banaNasıl da hikayeler anlatıyorum tanımadığım yüz parçalarınaDudaklarımda onlarca hayalCeplerimde bir avuç dolusu yalanHer şey toz pembeydi de Ne…
Tavşana Niyet Bana Kısmet…
2 Yol sunuldu çocuğaÇıkmazı seçtiPolisler, devriyeler, serserilerEvvel zaman içindeydiGündüzler geçti semasındanGeceler aktı gittiYağmurlar, karlar ve şahsına münhasır bazı rüzgarlar2 Yol sunuldu çocuğaBir çıkmazın içindeykenDağınık bıraktığı koltuğundaHer şey yerli yerindeykenYapraklar düştü takvimlerindenGölgeler, saatler, hicri ve miladiler2 Yol sunuldu çocuğaÇıkamadı işin içindenKapalı kapılar ardında süvariler peşindeykenKarşı yakalılar, beyaz yakalılarOnlarda yakalayamadılarAtlı karıncaya bindi çocuk Döndü durdu olduğu yerdeSiyah…
Bir Hıdırellez Arifesi…
Sabahın ilk ışıklarında öpesim geldi seniAma gülüşündenAma nefesindenÇerçevesiz duvarlarımdan sen geçiyorsunHalıya seni işlemişlerBakmaya doyamıyorSana kıyamıyorumYaprakları sararmaya yakın çiçeklerime sen veriyorum sonraYüzü gülüyor gariplerinDallarında küçük küçük filizler.Seni öpesim geliyor yineÖğlen güneşi perdeye değdiğindeAma sesindenAma rengindenIslak ayak izlerin geçiyor parke taşlarımdanFincanlarımda küçük parmak izlerinSesini duyuyorİçimi çekiyorumHavasız kalan basık odama anlatıyorum seniAhşap mavi bir pencere beliriyor beyazlarındaÖnünde bir…
Bir sorun oluştu. Lütfen sayfayı yenileyin ve/veya tekrar deneyin.