Bir şarkı mırıldandım
Bu dizelerin üstüne
Gül suları ile donattım
Ünlüleri, ünsüzleri
Ve bir nevi iki nokta üst üsteleri
Tek heceliler hariç
Hepsi gitmek istediler
Yetmedi
Ne çiçekler ne böcekler
Ne de arsız gün batımları
Kalanların hepsi münferit
Kalakaldık öyle
Sonra Sen bir şarkı mırıldandın
Üzüm suları ile donattın
Kalbimizi, ellerimizi
Ve elbette ki arsız şiirlerimizi
Nihayetinde üçümüze dar geldi
Bu son sarı yaprak
Sığdıramadık
Onca hayali, şunca yazılmamaya yeminli
Begonvil kokan öyküleri
Sonra Sen gittin
Aşkla kaldım
Bir şarkı mırıldanacak oldu Aşk
Buz düştü yaprağın üstüne
Silindi tüm melodiler
Masaya damladı gizli özneler
Üşüdük
Yaktık biz de gemileri
Yandı tüm kandiller
İçimde bi yerler
İçimde Aşk
Dışında Sen kaldın
Üşürsen bir gün...
Çekinmeden gir içeri
ÖMERFARUKAYDIN
D.A 2:10 DAKİKA
Koca bir hiç, kapkaranlık bir gece, karanlığa adanmış körelmiş onlarca, yüzlerce, binlerce kalp. Platonik bir baharın açmayan çiçekleri gibi savrulacağım, en sararmış çimenin üzerine. Belki sarıya çalacak herhangi bir yaprağım. Belki de yüzü koyun bekleyeceğim zamanın geçmesini, mevsimin kışa dönmesini. Kırgın gideceğim her kapıdan. Anlamayacaklar, baksalar da okusalar da anlamayacaklar. Çünkü hiç konuşmayacağım. İstemiyor dilim, varamıyor bir yere. Devre kaybında çıkacağım en kuytu köşeden, ıslığımdan tanıyacaksınız beni. Yüzüm göğe dönük alacağım yine de selamınızı. Sizin yaptıklarınızı küçük eller ile temizleyeceğim. 11 yıl suskun geçecek… Bir bakmış ömür bitecek. Kanayan en derin yaralara dokunacağım. Silmeyeceğim göz yaşlarınızı, özgürlüklerine kavuşturacağım. Her bir karaktere isim vereceğim, kalbimden doğurduklarımı ellerim ile öldüreceğim. Hoşça Kal İki Gözüm. Hoşça Kal Ömrümün Geri Kalanı…

