İçime çektiğim sigaradan gelen sesin hazzındayım. Biraz çıtırtı, biraz is, biraz göz yanması… Kimbilir kaç adımım var bu caddelerde. Kimbilir kaç kırgınlığım, kaç sevincim, kaç hüznüm, kaç kahkaham, kaç gözyaşım… Bmx bisikletlerin geçişini hemen şurada izlerdim. Köşenin en başında, duvarın hemen dibinde. Dilimde küçük bir melodi, gözümde kocaman hayaller. Hemen şu söğütün dibinden çıktığım dönüş yolunda, cebimden gelen misket sesleri. Hepi topu 3 – 5 tane. Anlaşılan yine kaybetmişim. Kısık bir yağmur, hava parçalı güneşli. Gökkuşağını tükenmez kalemle çizemesem de altından geçmekteyim. Hazine filan yok merak etmeyin. Yanılsama biriktirdiğimiz hayatımızda küçükten sanrı rahatsızlığımız. Kapalı gişe açık hava sineması, bulutlar terki diyar. Yıldızların aydınlattığı gece de “Bu da mı gol değil” yakarışları… Küçük bir erik hırsızıyım ben, bodur ağaçlara dadanan, boyumun yetebildiği. Bir kağıttan gemi, bir kukla, biraz kalem, çokça kağıttan yapılı odamın içi. Açık mavi bir duvar, yere kadar uzanan beyaz bir perde, tek bir cam, az bir güneş. Elim yanmış, sigaram bitmiş, güneş batmış…
